ÜÇ FİDAN
6 mayıs gecenin karanlığı,aydınlığa çekiliyor.Halkın “Hıdırellez” günüdür.Toprağa tohum atılır Hıdırellez’de…Halk inancında toprağın bereket vakti diye bilindiği bir gündür…Bugün O üç cesur devrimci yüreği anıyorsak,unutmuyorsak; O’nların attığı tohumlar yeşeriyor ,dal budak salıyor demektir…
8 yorum:
İnsan bakınca içi bir tuhaf oluyor, burkuluyor, mekanları cennet olsun, Arzu'cuğum birkaç yıl önce bayram münasebetiyle Karşıyaka mezarlığında eşimin kayınvalidesinin mezarını ararken tesadüfen 'Deniz Gezmiş' diye rastlamaz mıyız? Önce isim benzerliği mi acaba dedik? Sonra gerçekten onun mezarı olduğunu anladık, çok üzücüydü...:((((Allah rahmet eylesin üçüne de ve sebep olanları sürüm sürüm süründürsün..pişmanlıktan kendilerini yiyip bitirsinler inşallah
sevgiler selamlar canım
40 yıl önce bir avuç insanla toprağa verilmişlerdi. Bu gün mezarlarını büyük yığınlar dolduruyor.
Eminim içleri bu anlamda rahattır bulundukları yerde.
İyi Pazarlar Can Dostum...
Umarım Müjde'ciğim dediğin gibi olur; Onları ölüme gönderenler rahat yüzü görmezler.Teşekkürler Canım arkadaşım,sevgiler.
İyi pazarlar Can dostum;kırk yılda binlerce "Deniz" doğdu.Ad olarak taşısalarda yüreklerinde "Denizlerin" ektiği tohumları taşıyacaklar kuşaklar boyu...
Onlar bu vatanı canları pahasına herkesten çok daha fazla sevdiler!..yüreklice, dimdik, kahramanca mücadele ettiler ve ölmekten korkmadılar!..
Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in ölümlerinin üzerinden 40 yıl geçti..artık bugün idam yok!..ama bugünde hala bambaşka zulüm var!..vijdansızlıklar kol geziyor!..vatanseverlerin davaları henüz bitmedi!..
Her biri ışıklar içinde yatsınlar...
İyi pazarlar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla değerli öğretmenim..
İyi pazarlar Esin'ciğim,çok teşekkürler değerli yorumun için.ne yazık ki idam etmiyorlar ama "zülümhane"lerde ölmeye terk ediyorlar ,bitmeyen davalarla...Sevgiler .
Üniversitede öğrenciyken bir sahaftan aldığım Erdal Öz-Gülünün Solduğu Akşam - hala boğazımda bir düğüm gibi durur kitabın anlattıkları. Onların kavgasını anlamak ve bu vatana adanmak inancımı kuvvetlendirmişti.Onyedi yaşında bir üniversitelinin heyecanıyla acılara ortak hissetmiştim kendimi.Ve şuna inandım fikirler özgürce anlatılabilseydi kimsenin canı yanmazdı boş yere.Dar ağacında sallanmazdı hiç kimse.Sokaklarda kan nehirleri akmazı.darbeler olmazdı.sadece bir sebepten "sözünü özgürce söyleyememek" bir memleket yanmazdı.Umarım bir daha benzer aptallıklara düşmeyelim bu topraklarda.Selamlarımla.
Onları en iyi anlatan ilk kitaplardan okuduğun,öğrendiklerin Sevgili Ruhgezginim.Bir de Nihat Behram'ın "Darağacında Üç fidan " kitabı belgesel niteliktedir.Siz gençler Onları bu kitaplardan öğrendiniz ve davalarına anladınız.Bizler o yıllarda çocukluktan gençliye geçmek üzereydik,ne kadar yaşadık desek de kitaplar tamamlayıcı oldu.
Fikirler hiçbir zaman özgürce anlatılmadı bu ülkede,yakın zamanlarda da anlatılamaz.Devrim kendini tamamlayamadan karşı devrim kuşattı heryanımızı...Teşekkürler değerli düşüncelerine,selam ve sevgiler.
Yorum Gönder