24 Mayıs 2012 Perşembe

YÜRÜMEK,ŞİİR



YÜRÜMEK

Yürümek; 

yürümeyenleri 

arkanda boş sokaklar gibi bırakarak, 

havaları boydan boya yarıp ikiye 

bir mavzer gözü gibi 

karanlığın gözüne bakarak 

yürümek!..

Yürümek; 

dost omuz başlarını 

omuzlarının yanında duyup, 

kelleni orta yere 

yüreğini yumruklarının içine koyup 

yürümek!..

Yürümek; 

yolunda pusuya yattıklarını, 

arkadan çelme attıklarını 

bilerek 

yürümek...

Yürümek; 

yürekten 

gülerekten 

yürümek...


NAZIM HİKMET











19 Mayıs 2012 Cumartesi

BEN BANDIRMA VAPURU



Bugün 19 Mayıs Atatürk'ü anma Gençlik ve Spor Bayramı. Türkiye cumhuriyetini "Gençliğe" emanet eden Yüce Atatürk bu bayramı  Türk gençliiğine milli şuur ve vatan sevgisi kazandırmak için armağan etmiştir.

19 Mayıs 2012 yasaklı bayram  ;çelenk töreni yok, sahalarda tören yok, Anıtkabir'de tören yok..Türk milleti ve gençliği bir sınavdan daha geçiyor.Atatürk'üne, bayramına kim nereden engellerse engellesin  sahip çıkmak zamanı...Şimdi Dağbaşını  duman almış (Gençlik)marşını,Gençliğe Hitabe'yi daha çoşkulu okumak zamanı.Hangimizin aklından çıkmıştır "Ben Bandırma Vapuru "şiiri :

Esme rüzgar esme halim perişan
Mustafa Kemal'im güvertede
Ben Karadeniz'de dalgalarla boğuşan
Küçük köhne bir tekne
Baştan ayağa dek iman dolu
Bu hasretlik daha ne kadar uzar
Uçmak isterim Samsun'a doğru
Bakışlarım kararır gözlerim dolar,
Ben «Bandırma Vapuru»
Karadeniz'de küçük köhne bir tekne
Yağma yağmur esme rüzgar
Yolumu bekler Anadolu
Gümüş dere durmaz akar.
Mustafa Kemal'im güvertede
Dayamış alnım ufka bakar.
Ben «Bandırma Vapuru»
Var git başımdan Karadeniz
Bu gece efkarım var
N'oldu ey gönül n'oldu
Gümüş dere durmaz ağlar
Kan ağlar altmış üç ilimiz
Kan ağlar Anadolu
Ben «Bandırma Vapuru»
Mustafa Kemal'im güvertede
Kaputuna bürünmüş
Bakışlarında kararlılık saçlarında rüzgar
Yıldızlar geçiyor alnından
Uzak zaferlerin şavkı vurmuş yüzüne.
Ben «Bandırma Vapuru»
Duyarım sesler gelir Anadolu'dan
Samsun'a doğru
Bir şey var gecenin içinde
Rüzgarlarla karanlıklarla dağılan
Bir şey var gecenin içinde
Mustafa Kemal'in sevinciyle ağaran.
Mesut TARCAN





Herşeye rağmen ama herşeye rağmen Bayramımız kutlu olsun.!

13 Mayıs 2012 Pazar

ANNELER GÜNÜ


 Her ne kadar anneler bir günde hatırlanmaz,her gün anneler günü dense de bu gün nedeniyle birşeyler yazmak paylaşmak istiyoruz. Hemen her gün aklımıza gelmeyenler "anneler günü "nünde aklımıza gelebiliyor.Anılar canlanıyor, eskiler harmanlanıyor...

Dün geceden itibaren izlediğim blog dostlarımın yazılarını hüzünle okudum. Sonsuzluğa göç etmiş sevgili anneleriyle ilgili çok güzel anılar paylaşmışlar. Severek okudum,saygı ile andım...

Benim annem yaşıyor ;bunu söylerken hüzünlü bir mutluluk duyuyorum.Hüzünleniyorum pek çok arkadaşın annesi yaşamıyor. Küçük kızımla yaşadığım anları düşününce daha da hüzünleniyorum....Kızım arkadaş canlısıdır, arkadaşlarının her durumu derinden etkiler.  Bir yaz tatlinde bir telefon görüşmesinde  Bir arkadaşı ağlaya ağlaya annesini kaybettiğini anlattı.Durur mu hemen koşa koşa arkadaşının evinde aldı soluğu canım kızım.Ben tanışmıyordum onlar okul arkadaşı idiler.Bir iki gün kızım arkadaşının yanında kaldı,acı taze ne dense boş...Gözleri ağlamaktan kan kırmızı olan kızım eve dönüdü.özlemişim iki gün geçmiş .Her gidiş gelişlerde sarılıp öptüğüm gibi yine sarılıp öpmek istedim.İki eli ile omuzlarımdan tuttu ve uzaklaştırdı beni, öpemedim.Dondum kaldım ne diyeceğimi bilemezken ,benden önce davrandı Dedi ki "arkadaşımın öpecek annesi şuanda yok ,sen de beni öpemezsin" İçim sızladı,çok üzüldüm o an ne söyleyeceğimi bilemeden öylece bakakaldım.Uzun bir süre arkadaşının hüznünü yaşadı,ben de sabırla izledim.Sonraki yıllarda dört can dost oldukları arkadaşları sık sık tatillerde buluştular.Bu buluşmalara  arada bizler ,anneler de katıldı.Bizlerin katıldığı buluşmalara tüm ısrarlarımıza rağmen annesi ölen kızımız katılmadı. Annenin yerini kim tutar ki ;hiçkimse ,Özlem haklıydı o yaşlarda.Belki biz istemeden acısını tazeledik,aklıma geldikçe hüzünlenirim yeniden yeniden...

Benim annem yaşıyor demiştim; yaşıyor ama nasıl yaşamak son iki yıldır geçmişte yaşamak.Bugünü ,yarını ,dünü olmadan yaşamak...Birkaç aya öncesine kadar biz çocuklarını unutmayan annem artık bizi de unutmaya başladı .Sık sık kardeşlerinden biri sanıyor,öyle sesleniyor.Gençliğine dönüyor sık sık ;okul şarkılarını,sevdiği şarkıları ve türküleri söylüyor.Annemin sesi çok güzeldi ;evde, arkadaş toplantılarında  söylerdi sevdiği şarkı ve türküleri.Nezahat Bayram ,Muzaffer Akgün .Hamiyet Yüces ve Müzeyyen Senar hayranı idi. "Karadır kaşların ferman yazdırır "türküsünü söylerken bir bölümde "ormanların gümbürtüsü" sesini çıkarırken sanırdık karşımızda orman var, gümbürdüyor...

Gençlğinde Anneler gününü pek önemsemezdi benim annem, her gün  anneler günün olmalı derdi. Çocukluğumuzda bu yüzden pek hediye alamazdık Fotoğraftaki inci küpe gibi küpe  hediye etmek isterdim.Çok severdim o fotoğraftaki incileri. Ama  annem küpeyi hiç sevmezdi, hiç görmedim kulağında .Sanırım ben inciyi ve küpeyi bu yüzden seviyorum , içimde kalan çocukluk uktesi ...


Belli bir yaştan sonra mahallenin de büyüğü ve annesi olduğunda, ziyaretçileri anneler gününde de artınca benimser oldu son yıllarda bu günü.Bir demet sevdiği çicek onu çok mutlu ediyor.


Her kadın annedir sözünden yola çıkarak ;sonsuzluğa göç etmiş anneleri saygı ile anıyorum ,kadın dostlarımın anneler gününü kutlarken,erkek dostlarımın da annelerinin ve sayın eşlerinin anneler gününü kutluyorum.. En saf ,en vazgeçilmez sevgi anne sevgisidir Sağlık ve esenlikler dilerim...

Arzu Sarıyer

*Hürriyet Gazetesi’nin logosunu çizen Tahsin Öztin’in çizdiği kulağı inci küpeli, boynunda zarif inci kolyesi olan, sade ve çağdaş anne logosu Türkiye’da Anneler Günü’nün simgesi 

6 Mayıs 2012 Pazar

ÜÇ FİDAN


           6 mayıs gecenin karanlığı,aydınlığa çekiliyor.Halkın “Hıdırellez” günüdür.Toprağa tohum atılır Hıdırellez’de…Halk inancında toprağın bereket vakti diye bilindiği bir gündür…Bugün O üç cesur devrimci yüreği anıyorsak,unutmuyorsak; O’nların attığı tohumlar yeşeriyor ,dal budak salıyor demektir…