Her ne kadar anneler bir günde hatırlanmaz,her gün anneler günü dense de bu gün nedeniyle birşeyler yazmak paylaşmak istiyoruz. Hemen her gün aklımıza gelmeyenler "anneler günü "nünde aklımıza gelebiliyor.Anılar canlanıyor, eskiler harmanlanıyor...
Dün geceden itibaren izlediğim blog dostlarımın yazılarını hüzünle okudum. Sonsuzluğa göç etmiş sevgili anneleriyle ilgili çok güzel anılar paylaşmışlar. Severek okudum,saygı ile andım...
Benim annem yaşıyor ;bunu söylerken hüzünlü bir mutluluk duyuyorum.Hüzünleniyorum pek çok arkadaşın annesi yaşamıyor. Küçük kızımla yaşadığım anları düşününce daha da hüzünleniyorum....Kızım arkadaş canlısıdır, arkadaşlarının her durumu derinden etkiler. Bir yaz tatlinde bir telefon görüşmesinde Bir arkadaşı ağlaya ağlaya annesini kaybettiğini anlattı.Durur mu hemen koşa koşa arkadaşının evinde aldı soluğu canım kızım.Ben tanışmıyordum onlar okul arkadaşı idiler.Bir iki gün kızım arkadaşının yanında kaldı,acı taze ne dense boş...Gözleri ağlamaktan kan kırmızı olan kızım eve dönüdü.özlemişim iki gün geçmiş .Her gidiş gelişlerde sarılıp öptüğüm gibi yine sarılıp öpmek istedim.İki eli ile omuzlarımdan tuttu ve uzaklaştırdı beni, öpemedim.Dondum kaldım ne diyeceğimi bilemezken ,benden önce davrandı Dedi ki "arkadaşımın öpecek annesi şuanda yok ,sen de beni öpemezsin" İçim sızladı,çok üzüldüm o an ne söyleyeceğimi bilemeden öylece bakakaldım.Uzun bir süre arkadaşının hüznünü yaşadı,ben de sabırla izledim.Sonraki yıllarda dört can dost oldukları arkadaşları sık sık tatillerde buluştular.Bu buluşmalara arada bizler ,anneler de katıldı.Bizlerin katıldığı buluşmalara tüm ısrarlarımıza rağmen annesi ölen kızımız katılmadı. Annenin yerini kim tutar ki ;hiçkimse ,Özlem haklıydı o yaşlarda.Belki biz istemeden acısını tazeledik,aklıma geldikçe hüzünlenirim yeniden yeniden...
Benim annem yaşıyor demiştim; yaşıyor ama nasıl yaşamak son iki yıldır geçmişte yaşamak.Bugünü ,yarını ,dünü olmadan yaşamak...Birkaç aya öncesine kadar biz çocuklarını unutmayan annem artık bizi de unutmaya başladı .Sık sık kardeşlerinden biri sanıyor,öyle sesleniyor.Gençliğine dönüyor sık sık ;okul şarkılarını,sevdiği şarkıları ve türküleri söylüyor.Annemin sesi çok güzeldi ;evde, arkadaş toplantılarında söylerdi sevdiği şarkı ve türküleri.Nezahat Bayram ,Muzaffer Akgün .Hamiyet Yüces ve Müzeyyen Senar hayranı idi. "Karadır kaşların ferman yazdırır "türküsünü söylerken bir bölümde "ormanların gümbürtüsü" sesini çıkarırken sanırdık karşımızda orman var, gümbürdüyor...
Gençlğinde Anneler gününü pek önemsemezdi benim annem, her gün anneler günün olmalı derdi. Çocukluğumuzda bu yüzden pek hediye alamazdık Fotoğraftaki inci küpe gibi küpe hediye etmek isterdim.Çok severdim o fotoğraftaki incileri. Ama annem küpeyi hiç sevmezdi, hiç görmedim kulağında .Sanırım ben inciyi ve küpeyi bu yüzden seviyorum , içimde kalan çocukluk uktesi ...
Belli bir yaştan sonra mahallenin de büyüğü ve annesi olduğunda, ziyaretçileri anneler gününde de artınca benimser oldu son yıllarda bu günü.Bir demet sevdiği çicek onu çok mutlu ediyor.
Her kadın annedir sözünden yola çıkarak ;sonsuzluğa göç etmiş anneleri saygı ile anıyorum ,kadın dostlarımın anneler gününü kutlarken,erkek dostlarımın da annelerinin ve sayın eşlerinin anneler gününü kutluyorum.. En saf ,en vazgeçilmez sevgi anne sevgisidir Sağlık ve esenlikler dilerim...
Arzu Sarıyer
*Hürriyet Gazetesi’nin logosunu çizen Tahsin Öztin’in çizdiği kulağı inci küpeli, boynunda zarif inci kolyesi olan, sade ve çağdaş anne logosu Türkiye’da Anneler Günü’nün simgesi