Atatürk ve Afet İnan
İlk kadın milletvekillerimizden Satı Kadın
5 aralık 1934 de Atatürk'ün Ulusa seslenişi:
"Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatle kullanacaktır.”ATATÜRK
********************
Atatürk’ün manevi kızı Profösör Dr Afet İnan 1930 yılında Ankarada Öğretmen okulunda öğretmendir.Atatürk'le birlikte yazmış oldukları Yuttaşlık bilgileri (Medeni bilgiler) dersi vermektedir.Bir gün demokrasi dersi vermektedir sınıfta.Örnek olması için başkan seçimi konusunu sınıfta uygular. Bir aday kız öğrencidir...Seçim yapılır,sayıma geçilir.Sonuçta kız öğrençi oyların çoğunluğunu alarak başkan seçilir.Seçimi kaybeten erkek öğrençi kalkar itiraz eder.Öğretmenim "Siz bir kız arkadaşımızın aday olmasına izin verdiniz ,sonuçta seçildi. Türkiye'de henüz kadınların seçme ve seçilme hakkı yok ki "der.Evet erkek öğrenci doğru söylüyor.1926 yılında medeni kanun kadın erkek eşitliği getirmişti ama kadınlar seçimlerde oy kulanamıyordu.Afet İnan “haklısınız” der ve sınıfından ayrılır. Çankaya köşküne Atatürk’e koşar,Soluk solugadır,biraz da öfkeli.Tek tek anlatır yaşadığı olayı,sonunda derki :Atatürk’e “ben kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınıcaya kadar o sınıfa gidip ders yapamayacağım.”Atatürk gülerek “üzülme çocuk,bugünlerde bir yasa düzenlenmesi yapılacak!...1930 kadına belediye başkanı ve belediye meclis üyeliğine seçilme ve seçme hakları verilmiştir.1933 de muhtar ve azalar,1934 de milletvekili seçme ve seçilme haklarını kadınlarımız elde etmişlerdir.
***********
Hemen her konuda kadın erkek eşitliğine önem veren Yüce Atatürk ve Satı Kadın anısını anımsatmak isterim:
Atatürk'le Hatırası
Sait Arif Terzioğlu’nun “Yazılmayan Yönleriyle Atatürk” adlı eserinden alınmıştır.
Ankara'da yakıcı bir yaz günü idi. Atatürk beraberinde arkadaşları ve yaverleri olduğu halde Kızılcahamam’a giderken kazan köyü yakınlarında durmuş ve otomobilinden inmişti. Köyün kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı köylerin içinden geçen, şosede duran bu yabancı konukları görünce hep koşuştular. Kimi su seyirtti, kimi ayran, bunlardan biri, güğümünden aktardığı soğuk ayranı Ata'ya uzattı:
- Bir soğuk ayran içer misiniz, dedi.
Bu çorak iklimin kavurduğu yüzünde bronzlaşmış Türk kadının en bariz ifadelerini taşıyan, bir Türk Anası idi. Böğrüne sıkıştırdığı kundağı biraz daha bastırdıktan sonra, sağ elindeki ayran bardağını uzattı, bekledi. Ata, ayranı kana kana içmiş ve biran durakladıktan sonra ona:
- Senin kocan kim? diye sormuştu
Köylü kadını,yüzü tunçlaşmış, elleri nasırlı bir Türk Anası Ankara'nın kendine has şivesi ile kocasının Sakarya harbinde boğazından yaralanmış bir cengaver olduğunu söyledi. Ata bir soru daha sordu:
- Ne zaman doğdun?
- 1919'da Atatürk Samsun'a çıktığı zaman doğdum.
Ata, bir an düşündü. Yıl 1934 idi. Kadının bu ifadesine göre 15 yaşında olması lazım gelirdi. Halbuki karşısındaki kadın 25 yaşlarında görünüyordu tekrar sordu:
- Nasıl olur
Evet, nasıl olurdu. Bu Satı Kadın hiç tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin işgal altında geçirdiği acı yılları ima ederek:
- Evet Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki!
Tam 6 çocuklu bu Anadolu kadını 1890 dogumluydu. Kazan köyünün muhtarıydı. Türkiye’deki ilk kadın muhtardı.
-Babam Kara Mehmet’lerden. Kazan’ın muhtarlık mühürü bana ondan miras kaldı. Sizi görmek fırsatını bize bahşettiğiniz için bahtiyarlık duyuyoruz Paşam.
-Peki kadınların da erkekler gibi çalışıp çalışıp çeşitli mevkilere yükselmesi konusunda ne düşünüyorsun?
-Şüphesiz doğrudur. Ve kadınlarımız Cumhuriyet’in mefkuresi altında bunu başarmak azmine sahiptir. Biz kadınlar hedefe yürüyecek ve Cumhuriyet meşalesini her alanda taşıyacağız Paşam.
Mustafa Kemal bu yanıttan son derece memnun olmuştu. Bu konuşma onu bir hayli düşündürdü. Ayrılırken yaverine kadının ismini ve adresini not ettirdi.
Satı Kadın niçin milletvekili seçildiğini bilmiyordu. Ama Mustafa Kemal onu neden seçtiğini bilecekti. Çünkü kurduğu Cumhuriyet’in temelinde bu ülkenin kadınların da olduğunu biliyordu. Seçmek ve seçilmek onların da haklarıydı. 1923’te İzmir’de yaptığı konuşmasında diyorduki: “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğünüz her şey kadının eseridir.”
**********
Milletlerin kalkınmışlık düzeyini ölçmek için kadının siyasal ,sosyal,kültürel ve ekonomik hayattaki konumuna bakmak gerekiyor.
Kadın,hep idareci,toparlayıcı, hayatın en kötü şartlarına karşı yaşama hazırlıklıdır,savaşandır.Geniş yürekli ve iyimserdir. Birçok şeye aynı anda yetişebilir. İnatçı,ne istediğini bilen ve doğru hedeften şaşmayandır.Kadın eli deydiğinde her alanda her şeyin çok farklı boyutlarda değerlendirileceğini ,güzel ,iyi ve uygun olanın gerçekleşeceğine biliyor ve inanıyorum.
Kadın kadınların sorunlarını ve ihtiyaçlarını en iyi bilendir.Bunun için de siyaset yapmalıdır...Seçmeli,seçilmelidir...
Arzu
4 yorum:
Yazdıklarını anlattıklarını büyük bir huşu içinde okudum sevgili Arzu.. Bizler (daha ziyade ben) çok şanslı bir jenerasyonuz.. Atatürk'ün yarattığı ve yaşattığı güzellikleri özümüzde hissedip nefesimiz yettiğince içimize çekerek görerek yaşadığmız için..
Gerçekten en büyük mutluluk "ne mutlu türküm" diyebilmek.
Teşekkürler ederim anımsattığın unutulmaması gereken güzel tarihimiz için öğretmenim.
Cesur bir adam,insanüstü gayretiyle,ilime, felsefeye sığınarak yüzyılların kara lekesini değiştirmek istiyor. Kadına; "siz de varsınız" diyor. Kadınlarımızın bazıları zaten bu haberi bekliyor.
Kadınlarımızın bazısı ise o kadar çok alışmış kı eziyetlerin şifalı bastırılmasına; varlığına el vermek isteyen eli sürekli kesmeye çalışıyor. Ne hazin... Ne büyük bir karanlık...
Teşekkürler Sevgili öğretmenim...öncelikle siz sonrada biz o güzellikleri görebildik ve yaşayabildik.Ankara'yı bu yüzden seviyorum herşeye rağmen....Atatürk Devrimlerinin orada doğup ,tüm yurt geneline nasıl sardığının izlerini arıyorum Başkentte....
Teşekkürler Sevgili Güven.Yüzyılların kara lekesi derken haklı olabilirsin..bin yıllarda o kara leke yoktu.Türk tarihinde bin yıllar öncesi han ve hatun(katun) omuz omuza ülkeyi yönetiyorlardı.Kadının ülke yönetiminde söz sahibi olması bin yılar öncesi vardı.Demokrasi mücadelesini yüzyıllar öncesi kazanmış uluslar kadına bu hakları tanımazken(Medeni konununu örnek aldığımız İsveçre'de bile)Türk kadını var olan hakkını Atatürk'le kavuştu.
Işık zaman zaman karanlıklara boğulur gibi olsa da kurtulacaktır,güneşten doğmuştur bir kere tamamen kararamaz.....
Yorum Gönder